“Hayatı çalışmak yoluyla sevmek, hayatın en derin sırrına ermek demektir.”

Halil Cibran

Çocuğun, yaşadığı dünyanın bir anlamı olduğunu, yapılan eylemlerin bir amacı olduğunu ve bunların bir şekilde birbiri ile bağlantılı olduğunu deneyimlemeye ihtiyacı vardır. Eskiden yetişkinlerin günlük işlerine şahit olan çocukların kurulan bağlantıları kendiliğinden anlama fırsatı vardı. Bahçede çalışan; eken, biçen hasat toplayan yetişkinler, bunu önce mutfağa sonra sofraya taşırdı. Söz gelimi tarlada buğday eken çiftçi onu değirmende öğütür, ortaya çıkan un fırıncı ya da aile büyüğü tarafından ekmek yapılır ve bu ekmek sofrada ailecek yenirdi. Çocuk tüm bu süreci öğretmeden, yaşayarak görür, kendiliğinden bağlantıları kavrardı.

Çocuklar her insanın bir işi olduğunu ve bu işin anlamlı bir değeri olduğunu, her işin birbiri ile bağlantısının müthiş bir çabayla nasıl oluştuğunu görürdü.

Günümüzde modern toplumlarda bu bağlantılar oldukça kesik kesik ilerlemekte. İşler makinelerle ve çocuklardan uzak ortamlarda gerçekleşmekte. Evde yapılan pek çok mutfak işini ufak aletler yaparken, sofraya koyulan pek çok yiyecek süpermarketlerden gelmekte ve mikrodalgalarda ısındıktan sonra kısa sürede softaya taşınmaktadır.

Çocuklar için, bu ürünleri kimin yetiştirdiği, nasıl yetiştirildiği, nasıl önce markete sonra eve geldiği ve kimler tarafından yapıldığı kocaman bir soru işaretidir. Bu sebeple çocuk ihtiyacı olan bağlantıları kuramamakta ve dolayısıylada içinde bir tutarlık duygusu oluşmamaktadır.

Çocukların dünyaya nüfuz edip yerleşebilmeleri için çevrelerinde olup bitenleri anlamlandırmaları gerekir. Dünya onlar için, anlaşılabilir, deneyimlenebilir, başa çıkılabilir olması gerektiği gibi kendi içinde mantıklı ve düzenli olmalıdır. Tam da bu sebeplerle, eski zamanlarda olduğu kadar mümkün olmasa da, bazı günlük işlerin nasıl ve kimler tarafından yapıldığını görmeleri ve hatta katılmaları oldukça yararlı olacaktır. Yemeğin hangi malzemelerle yapıldığını, yapılış sürecini, sofra kurulumunu ve toplanmasını, yemekten sonra bulaşıkların nasıl yıkandığını görmeleri önemlidir. Yemeğin malzemelerini hazırlamaya, yemeyi yapmaya, doğramaya, yoğurmaya katılmalarına; evin temizliğine, silmeye, süpürmeye gibi her türlü işe katılmalarına imkan verilmelidir.

Çocuklar taklit döneminde olup bu güçle ve bireysel yetenekleriyle çevrelerini içselleştirirken yapılacak olan her anlamlı işi de taklit edeceklerdir. Bilinmesi gereken şudur ki çocuk gördüğünü içine alır ve dener.

Tüm bunlar çocuklara gerçek yaşam deneyimleri sağlar. Böylece toplumda kendine güvenen, dünyayı anlamlı kılan, karar verme bilincine sahip, öz farkındalığı gelişmiş, ayakları yere sağlam basan yetişkinler olabilirler .

Bizimde MOMO’daki nihai hedefimiz tam da bunlarken ve tam da bu zamanlarda evde günlük rutin işler yığılmışken neden çocuklarımızla bu işleri paylaşmayalım ki!

Olayın bilimsel boyutunu da paylaşmak isterim. Yapılan boylamsal bir araştırmada; 3-4 yaşlarında ev işi yapmaya başlayan ve ergenlik yıllarına kadar yapmayan çocukların yetişkinlik yılları karşılaştırılmış. Sonuçta ev işlerine erken yaşlarda başlayan çocukların hiç ev işi yapmayan ya da   ev işi yapmaya ergenlik döneminde başlayanlara göre aileleriyle ve arkadaşlarıyla daha iyi ilişkiler kurabildikleri, daha fazla akademik başarı kazandıkları ve kendi kendilerine yetmeye daha fazla meyilli oldukları bulgusuna ulaşılmış. Ayrıca ev işlerine katılma çocuklara başkalarının ihtiyaçlarına karşı empati kurmayı ve duyarlı olmayı da yaşayarak öğretmede de çok iyi bir araç. Kendi kendine yetme, empati ve duyarlılık bile başlı başına yeterli bulgular bence. Daha ne olsun 🙂

Eminim aklınıza çocukların yapabilecekleri onlarca iş gelmiştir. Hatta bazıları çoktan uygulamaya koyulmuştur bile. Ben de ilk etapta aklıma gelen ev işlerini paylaşmak isterim:

  • Oyuncakları toplama (Oyunlaştırılsa işler çok kolaylaşacaktır; Şimdi sen en ağır oyuncakları bile toplayan bir robotmuşsun ya da bir sincap gibi zıplayarak toplamaya ne dersin? gibi)
  • Her sabah yatağını toplama
  • Çamaşırları asmak ve kuruyanları katlamak
  • Kıyafet dolabını düzenleme
  • Toz alma
  • Evdeki bitkileri sulama
  • Varsa evcil hayvan onun sorumluluğunu alma, besleme
  • Kitaplığı düzenleme
  • Ve her türlü mutfak etkinliği…

 

Ufacık bir not; 3-6 yaş arası çocuklarla yapılan başka bir çalışma bize diyor ki, çocuklara yardımcı oldukları için değil de‘Çok iyi bir yardımcı’ oldukları için teşekkür ettiğimizde yardım etme motivasyonları ciddi şekilde artıyormuş.

 

İleride bu günleri, zor zamanlardı ama biz sıcacık evimizde kabulle, şefkatle, sabırla ve bolca temasla kalplerimiz sıcacık atlattık diye anımsasınlar, hep birlikte anımsayalım…

 

SENEM KORKMAZ

MOMO ANAOKULU EĞİTMENİ

– DİĞER YAZILARIMIZ –